Merhaba arkadaşlar,
Ben Sümeyye, 25 yaşındayım ve İtalya’da yaptığım ESC proje sürecimi henüz tamamladım. Şu an bu satırları Türkiye’de evimden, burnumda hala Foccaccia kokuları ve güney İtalya’nın masmavi sahillerinin tuz esintisi varken hem kendi anılarımı canlı tutmak hem de size eğer aklınızda böyle bir düşünce var ise biraz da olsa fikir verebilmek adına yazıyorum.
Öncelikle size kendimden bahsedeyim. Üniversite sürecim de dahil olmak üzere, hemen hemen herkes gibi seyahat etme planları aklının bir kenarında, ama maddi şartlar sonucu sürekli planlarını ertelemiş ve bunun hem kendime en çok katkısı olacak hem de cebimi çok yakmayacak bir plan dahilinde gerçekleşeceği zamanı bekleyip durmuş bir öğrenciydim. Üniversite eğitimimi İtalyan Dili ve Edebiyatı bölümünde tamamladıktan sonra direk kendimi bulduğum iş arama sürecinde, o yurt dışı planlarının hiç gerçekleşmediğini ve planlarım için uygun şartlar oluşturmayı bekledikçe de emeklilik yaşımın geleceğini fark ettiğim için kendimi çok basit bir tabirle Google’da arama butonuna yurt dışı fırsatları yazarken buldum. Hepimizin etrafında bu tarz Avrupa fırsatlarında, projelerden, eski adıyla Avrupa Gönüllülük Hizmeti gibi programlarla yurt dışına gitmiş, bunlardan bahseden arkadaşları vardır. Ama bir şekilde gerçekten karar verene kadar hep onu beynimizin kullanmadığımız raflarına koyarız. İşte tam olarak ben de o raflardan aldığım bu bilgilerle internette araştırmaya başladıktan sonra ESC (European Solidarity Corps) portalına ulaştım. Burada zaten daha öncesinde yayınlanan projeleri inceledim ve bu kendi yol haritamı çizmemde bana epey yardımcı oldu. Proje tanımlarında yer alan gönüllü profili doğru projeye başvurmanız için kesinlikle çok önemli bir nokta, kendinizde bulunan yetenekler ve karşı tarafın profili ile örtüşen taraflarınızı ortaya çıkarmanız kesinlikle seçilme şansınızı, olumlu dönüş alma ihtimalinizi arttırıyor.
Ben de 11 ay gönüllü olarak dahil olduğum “European Young ESCapist” projesini portal üzerinden buldum. Workshoplar ve eğitimler düzenleyen, ESC programı kapsamında bölgedeki gençleri Avrupa’ya gönderen ve projeler yazan bu derneğin, proje tanımında bu alanda kendi geliştirmek isteyen, bölgedeki gençlere ESC programını ve program amaçlarını anlatacak faaliyetler yürütülmesinde destek verecek bir gönüllü aradıkları yazıyordu. Portal üzerinde oluşturduğum profilim ve Europass formatında oluşturduğum özgeçmişimi sonrasında proje başvuru detaylarını okuyarak motivasyon mektubumu hazırladım. Üniversite eğitimimden kaynaklı kültüre bir nebze aşina olduğumdan ve dilimi geliştirmek istediğimden, derneğe ve bu projeye ne gibi katkılarım olabileceğinden bahsettim. Birçok arkadaşımın daha öncesinde de bu tarz proje başvurularında motivasyon mektubu yazma sürecinin sıkıntılı geçtiğini bildiğimden ötürü size tavsiyem kesinlikle kendiniz hakkında detay verirken net ve proje tanımında belirtilen niteliklere paralel yönlerinizden bahsetmeniz olacak. Böylelikle hem kendiniz yorulmayacak hem de karşı taraf için çok daha etki bırakıcı ve net bir profil oluşturabileceksinizdir. Konuya dönersek, bu aşamalardan sonra Skype üzerinden devam ettiğimiz süreç içerisinde ev sahibi kuruluşun bilgilendirmesi üzerine bir gönderici kuruluşa ihtiyacım olduğunu öğrendim. Daha sonrasında ise onların aracılığı ile kendi kuruluşum olan Gençlik Çalışmaları Derneği’ne (www.youth.org.tr) ulaşmış oldum. Süreç içerisinde öğrendiğim kadarıyla gönderici kuruluşunuzu kendiniz seçebilir, projelere başvururken buna uygun bir kuruluşu/derneği direk yazabilirmişsiniz.
Güney İtalya’nın Puglia bölgesinde Foggia iline bağlı küçük bir kasaba olan Orta Nova’da buradan buldum. Ekonomisi tarım ve daha çok üzüm üretimine dayalı olan bu kasabada genç faaliyetlerini sürdüren Beyond Borders derneğine gönüllü olarak geldim. Stratejik partnerlikler doğrultusunda geliştirilen projeler için workshoplar ve eğitimler düzenleyen, gençleri yine ERASMUS+ kapsamında yurtdışı proje ve eğitimlerine gönderen bir kuruluş olan dernekte görevim, zaman zaman derneğin workshoplarını yazma süreçlerinde destek vermek, ESC programını ve derneği tanıtıcı videolar yapmak gibi işlerdi. Bunun yanı sıra yerel halk ile birlikte çalışarak topluma dahil edildiğimiz yarım günlük gönüllülük faaliyetlerimiz de oldu. Bu kapsamda kilise tarafından fonlanan ”Mensa” ve ”Caritas” adlı kurumlarda yarım gün yemek yapılması ve ihtiyaç sahiplerine yardım kutuları hazırlanması gibi işler de yapıyorduk. Pandemi sürecinde gönüllü olmak benim bu süreç içerisinde en büyük endişem olmasına rağmen, beklediğimin aksine bu dönemi çok daha keyifli geçirmemi sağladı. Birçok arkadaşım işlerine evden devam ederken ben bambaşka bir ülkede çalışıyor ve bunu sadece kendim için değil toplum için yapıyor, insanlara dokunma ve iletişim kurma şansı kuruyordum. Özellikle gittiğim kasabanın küçük olmasından dolayı Türkiye’den geldiğimi duyan herkesin ”Bella Turchia” (güzel Türkiye), demesi, ”insanları da güzelmiş” gibi bir takım hoş iltifatlar almış olmam, bu kararı vermekteki davranışımın ne kadar doğru olduğunu bana hep hatırlattı. Biz bir evi başka bir gönüllü ile paylaşıyorduk, aynı projede çalıştığım arkadaşım ise Litvanya’dan geliyordu ve kendisinin benden çok daha fazla yurtdışı ve Erasmus+ deneyimi olmasına rağmen hiç sorun yaşamadık üstüne onun anılarından ve penceresinden çok daha başka kültürlere de göz kırpma şansım oldu. Yaklaşık 10 ay süren proje içinde zaman zaman tabi ki bazı sorunlar yaşanıyor fakat genel olarak böyle bir proje ve amaç dahilinde toplandığınızda çevrenizde de sizi bir şekilde destekleyen insanlar oluyor ve çok kolay atlatabiliyorsunuz.
Proje sürecinde çalışma saatleriniz zaten net olduğu için bunları karşı tarafla konuşarak kendiniz de düzenleyebiliyorsunuz, biz de diğer gönüllü arkadaşım ile son haftalarımızı bu şekilde düzenleyerek kullanmadığımız boş günlerimizi değerlendirerek proje sonu için kısa bir gezi planı yaptık. O güneyi gezmeyi seçerken ben kuzeye Milano ve Floransa’ya doğru bir yolculuk planlamayı seçtim ve yaklaşık bir hafta kadar Bolonya da dahil olmak üzere bu kentleri gezerek pandemide gezememenin acısını bir nebze de olsa çıkarmış oldum. Şimdi ise evimden size bu satırları yazarken bir yandan da hala kendi Youthpass sertifikamı dolduruyorum. Proje sonunda aldığınız Youthpass sertifikasının dışında dijital olarak kendiniz de düzenleyebileceğiniz bu sertifika sizin bu süreç içinde kazandığınızı düşündüğünüz yetkinlikleri içeren bir belge olarak düşünülebilir. Kurumun kendi verdiği belge ile tasarım ve içerik açısından dijital olmak dışında da hiçbir farkı yok üstelik. Gelecekte CV’niz için de gayet etkin olarak kullanabileceğiniz bir belge ki ben şu an tam olarak bunu yapıyorum.
Konu konuyu açıyor ve yazının sonu gelmiyor gibi görünse de bitirmeden size söyleyebileceğim tek önemli şey, eğer kafanızda böyle bir fikir varsa bu işin göründüğü kadar zor olmadığı, aslında çok küçük birkaç adıma dikkat edilerek kendinize unutulmaz bir deneyim hediye edebileceğiniz bir yolculuk. Hayatımın bir dönemini bambaşka bir ülkede gönüllü olarak geçirmiş olan bir ses olarak, umarım kafanızdaki birkaç soruya cevap olabilmişimdir. Buraya kadar azımı okuduğunuz için teşekkürler!